Ekonomik Kriz Dönemlerinde TF Uygulamaları

Ekonomik Kriz Ortamlarında Transfer Fiyatlandırması

Dr. Metin Duran1
 
Ekonomik hayatın normal ya da iyi seyrettiği dönemlerde çok uluslu işletmler (ÇUİ) genellikle yüksek karlar elde etmekteydiler. Ancak ekonomik krizlerin yaşandığı dönemlerde diğer şirketlerde olduğu gibi çok uluslu şirketlerde genellikle karlarda önemli ölçüde azalma meydana gelmiştir veya gelmektedir. Uzun yıllar kar elde eden çok uluslu şirketler küresel ekonomik krizin etkisi ile birçok ülkede zarar etmeye başlayınca kendi transfer fiyatlandırması politikalarını gözden geçirme ihtiyaçlarını duymuşlardır. Bunun yanında hükümetlerde şirketlerin yüksek kardan zarara geçmesi sonucu vergi gelirlerinde meydana gelen azalma nedeniyle bu şirketler üzerindeki gözetimlerini ve incelemelerini arttırmaya başlamışlardır.
 
1. Kriz dönemlerinde Meydana Gelen Zararların Değerlendirilmesi:
Bazı ülkelerde bu zararların ileriki birkaç yılda indirilebilme veya bazı ülkelerde de geçmiş yıl karlarından indirilebilmesi mümkün bulunmaktadır. Ya da yasal mevzuatlarında bu yönde değişikler yapılmakta ya da yapılması planlanmaktadır. Geleneksel olarak yüksek vergi oranı uygulayan ABD, Almanya veya Birleşik Krallık gibi bazı ülkeler vergi oranlarını geçici olarak neredeyse vergi cenneti sayılan ülkelerdeki oranlara düşürmeyi planlamakta ve vergi anlaşmalarının muhtemel faydalarından yararlanmayı hedeflemektedirler.2
 
2. Risk Politikalarının gözden geçirilmesi:
Çok uluslu bir şirketler topluluğun ekonomik krizin baskılarına karşı ilk olarak yapması gerekenlerden biri de gerek sözleşmelerde ver gerekse grup politikası vasıtasıyla şirketler arasında risk dağılımının nasıl yapılandırıldığın gözden geçirmesidir. Grubun risk dağılımın tespit edilmesinin ardından, grup şirketlerinin gelirlerinin ekonomik krizden ne oranda etkilenmeleri gerektiğinin tespit edilmesi gerekir. Bazı durumlarda özel oranda risk dağılımın sonucu olarak ortaya çıkan zararlarında paylaşılması gerekebilir. Sonuçta grubun mevcut piyasa koşullarına göre emsallere uygunluk ilkesine uygun hareket etmesi için grup içi anlaşmaların nasıl düzenlenmeleri gerektiğinin de belirlenmesi gerekir. Bunun için de grup üyesi tarafların aralarındaki anlaşmaların yeniden düzenlenmesi gerektiğini kabul etmeleri ve buna inanmaları gerekir.. Yalnızca tek taraflı değişiklikler yapılması vergi idarelerinin bu değişikliklerin yalnızca vergisel nedenlerle yapıldığını düşünmesine ve eleştiri konusu yapılmasına yol açabilir. 3
 
3. Üretimle ilgili Anlaşmalarda Yapılabilecek Değişiklikler:
Grup şirketleri arasındaki mevcut üretim anlaşmalarında değişiklikler yapılabilmesi öncelikle girişimci ana şirket (entrepreneur) ile üretici şirketler arasındaki anlaşmaların yapısına bağlıdır.
1 Yeminli Mali Müşavir, metin@imetinduran.com
2 Transfer Pricing for Troubled Times, Neighbour J, Kaut Mattias, Martens J, Serafi R, Frontier in Tax, KPMG
3 Planning to recovery, Tomas Herr, Geoffrey Soh, Markus Wyss, Thomas Zollo, KPMG yayını 2009, sf.07.
Örneğin üretici şirket ile ana girişimci şirket arasındaki anlaşma, girişimci şirkete belli miktarda ya da belli bir fiyattan mal almayı zorunlu kılmamaktadır. Bu durumda ekonomik durgunluk ya da kriz dönemlerinde ilişkisiz kişiler arasındaki işlemlere benzer şekilde hem üreticinin ve hem de grubun bütün olarak fiyatlarını düşürmesi beklenir.
Bunun aksine eğer anlaşmaya göre girişimci şirketin belli bir fiyattan ve belli bir miktarda ürünü alacağı garanti edilmişse (take or pay arrangement) böyle bir durumda anlaşmada ekonomik durgunluktan kaynaklanan nedenlerle girişimci şirketin minimum alım zorunluluğunu azaltacak şekilde değişiklikler yapmak daha güç olacaktır. Böyle bir değişiklik yapıldığı zaman ekonominin genişlemeye başladığı zamanları da göz önünde bulundurarak ayarlamaların son derece dikkatli yapılması gerekir.
 
4. Dağıtım Anlaşmalarının Gözden Geçirilmesi:
Dağıtıcılık (distibütörlük) anlaşması satış üzerinden belli bir oranda komisyon alınması şeklinde ise durgunluk dönemlerinde satışların düşmesine paralel olarak dağıtıcı şirketlerin elde ettikleri gelirlerin giderlerini karşılayamaması söz konusu olabilmektedir. Buna engel olmak için ana şirket dağıtıcı şirketin aldığı komisyon oranlarının durgunluk dönemlerinde arttırılmasına rıza gösterebilir. Ekonominin yeniden canlanması halinde ise anlaşma hükümlerinin elvermesi halinde komisyon oranlarının tekrar eski seviyesine çekilmesi mümkün olabilir.
 
5. Finansal Sözleşmelerde Muhtemel Düzenlemeler:
Grup operasyonel olmayan harcamaların mevcut ekonomik koşullara göre uygun olup olmadığını ve eğer uygun değilse bunlarda bazı değişiklikler yapmayı değerlendirebilir. Örneğin grup içi borçlanmaların faizlerinin günün koşullarına göre yeniden belirlenmesi ve yapılandırılması veya bunların yasal düzenlemelerin izin verdiği ölçüde sermayeye eklenmesi düşünülebilir.
 
6. Ekonomik Durgunluk veya Ekonomik Kriz Sonrası Fırsatlar:
Ekonomik durgunluk veya kriz dönemlerinde grup şirketlerinin yapısında değişiklik yapılması planlanırken ve uygulanırken çok dikkatli olunması gerekmektedir. Zira ekonomik durgunluk dönemlerinde zarar eden yapı ekonomi canlanmaya başladığında yeni fırsatlar doğurabilir. Bu nedenle yapısal değişiklikler yapılırken ekonominin canlanması halinde karşılaşılacak senaryolar da çok dikkatli değerlendirilmelidir.
 
7. Lisans Anlaşmalarında Yapılabilecek Değişiklikler:
Genel olarak bir şirketler grubunun en başında bulunan ana merkez bir ürünle ilgili lisansı geliştirip bunu grup ağı içerisinde yer alan şirketlere bir bedel karşılığında kullandırabilir; ya da diğer grup şirketleri ile yapılacak bir maliyet paylaşım anlaşması (cost sharing agreement) ile de lisans hakkına sahip olacağı bir gayri maddi hak geliştirebilir.
 
Sonuç:
Ekonomik kriz dönemlerinde diğer şirketler gibi grup şirketlerinin de birçoğunun gelirlerinde önemli azalmalar yaşamakta ve hatta zarar etme durumu ile karşı karşıya kalabilmektedirler. Bu gelir kayıplarını ve zararları minimum düzeyde tutabilmek için yapılabilecek bazı uygulamalara yukarıda yer verdik. Gayet tabiidir ki yapılabilecek olanlar bunlarla sınırlı olmayıp, şirketlerin yapısına bulundukları ülke veya faaliyet gösterdikleri sektörlere göre alınacak tedbirler farklılık gösterebilir.